Yalnız Gazze'nin cesur doktorları

Yalnız Gazze'nin cesur doktorları

Yeryüzü Doktorları’ndan Prof. Dr. Orhan Alimoğlu’nun Filistin’deki gönüllü sağlık çalışmaları sırasında tuttuğu notlarını bir araya getirdiği ‘Sevgili Gazze’ kitabı Beyan Yayınları’ndan çıktı. Prof. Dr. Alimoğlu kitapta sadece Gazze halkının değil Gazzeli doktorların da eşsiz mücadele ve azmini kayıt altına alıyor. Öte yandan bu satırları okurken son altı aydır yaşanan İsrail katliamı nedeniyle bu doktorların ve güzel insanların çoğunun şehit olduğunu görmek çok acı verici...

FAYSAL SOYSAL

Filistin’e ilk defa 2011’de Yeryüzü Doktorları gönüllüsü olduktan sonra gittim. Dudak ve damak yarığı ile ilgili El-Halil ve Ramallah’ta Türkiye’den gelen cerrah doktorlarımız başarılı ameliyatlar gerçekleştirdi. Biz de üç kişilik gönüllü ekibimizle eldeki teknik imkanlar ölçüsünce bir belgesel yapmaya çalıştık. El-Halil ve çevresindeki işgalci yerleşimcilerin o toprakların gerçek sahipleri üzerindeki baskı, şiddet ve yok sayma politikaları hala gözümün önünde. Fiziken insan görünümlü ama iç yapı olarak muhtemelen başka bir sistemin hemcinslerini aşağılamak için tasarladığı ve ürettiği bir ırkın farklı bir yaratık olduğunu ilk defa Filistin’deyken düşündüm. 2015’te Yeryüzü Doktorları ile ilgili bir belgesel dizisi yapmam istendi. Böylece yolumuz yeniden Filistin’e düştü.

Nablus ve Ramallah’ta daha profesyonel bir ekiple belgesel çekimlerini yapma fırsatı elde ettik. Yine aynı Filistin yine aynı işkence, zulüm ve baskı devam ediyordu. Tek fark Ramallah’taki ve Nablus’taki gençlerin artık her şeyi kabul ettiklerini ve bir daha direniş ve itiraz geliştirmeye takatlerinin kalmadığını yakından görmemdi. Yeryüzü Doktorları (dizinin gerçek adı Yeryüzü Hikayeleri) belgesel dizisinin bir bölümünde de sevgili Orhan Alimoğlu hocamızla birlikte Uganda’nın Gombe kasabasında çekimler yapma fırsatı elde ettik.

1kapak-002.jpg

Kendisini iş başında ilk defa görüyordum. Disiplini, enerjisi, her işe el atışı, çalışkanlığı ve aynı zamanda tevazusu beni çok etkiledi. Bazen elektrik olmadığı için cep telefonu ve bizim çekim ekibinin ışıkları ile ameliyat yaparken bazen de alanı olmamasına rağmen doktor bulunmadığı için doğum bile yaptırırdı. Diğer ekip arkadaşları da onunla uyumlu ve çok fedakardı ama Orhan Hoca bir lokomotif görevi görüyordu.

Biz ‘Yeryüzü Hikayeleri’ belgesel dizini bitirdikten sonra Orhan Hoca geçici bir süreliğine Ürdün’de bir üniversitede eğitim vermeye başladı. Ben de 2016’da kansere yakalandım. Orhan hocam duyar duymaz her şeyle ilgilendi ve tedavim o döndükten sonra onun çalıştığı Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yapıldı. Sağ olsun bütün süreçte hep yanımda oldu. İyileşip toparlanınca da 2018’de bana “Gazze’ye gelir misin?” diye sordu. Bu teklifi heyecanla kabul ettim. Zira, Filistin’de en çok merak ettiğim yer Gazze’ydi. Çünkü dünyada bir başka örneği yok Gazze’nin ve Gazzeli insanların. Filistin-Türkiye Cerrahi kongresi için hazırlıklar başladı ama maalesef izin alınamadığı için gitmek nasip olmadı. Böylece Gazze içimde hep bir ukde olarak kaldı. Gazze, her bayram öncesi bombalanan ama sürekli ayakta mücadele eden en onurlu yüzüydü İslam dünyasının...

Bu satırları Prof. Dr. Orhan Alimoğlu’nun Mart 2024’te Beyan Yayınları’ndan çıkan ‘Sevgili Gazze’ kitabı nedeniyle yazıyorum.

11kr02-man2.jpg

Kitabı ilgi ve beğeni ile okuyorum. Büyük kısmı hocanın tuttuğu notlardan oluşuyor. Alimoğlu, nasıl olmuş da o yoğun tempo içerisinde fırsat bulup da sürekli yazmış ve not almış hayret ettim. Bir dakikasını bile boşa harcamak istemeyen bir profesör olarak dünyanın her şeyden ve herkesten tecrit edilmiş tümüyle dışarıya bağımlı yaşayan bir düzensizliğin, kaosun ve karanlık geleceğin içerisinde umudunu diri tutmuş. 2018’de gitmeye çalıştığımız Filistin-Türkiye Cerrahi Kongresi’nin temelleri meğerse 2014’te atılmış ve o seneden beri neredeyse her yıl yapılmış bu kongre. Orhan Hoca da bugüne kadar sürekli katılmaya çalışmış. Kitabın teknik olan tıp ile ilgili bölümleri bir yana Orhan Hocanın kişisel gözlemleri, bölgeye ait verdiği tarihi ve güncel detaylar, temas ettiği hastalar, onların imanları ve umutları öyle akıcı ve samimi bir üslupla anlatılmış ki neredeyse bizi de yanında götürüyor gittiği her yere.

Sadece Gazze halkının değil Gazzeli doktorların da eşsiz mücadele ve azmini bu kitapta okumak ve son altı aydır yaşanan katliam sonucu bu doktorların ve güzel insanların çoğunun şehit olduğunu görmek çok acı verici. Orhan Hoca’nın Gazze’ye giriş ve çıkışlarda çektiği eziyeti anlattığı bölümler, Kudüs ve El-Halil çevresindeki yerleşimcilerin Filistinlilerin topraklarını ve evlerini nasıl gasp ettiklerini anlattığı bölümler ve gezdiği tarihi camilerin, mekanların ruhları ile ilgili verdiği detaylar da aslında bir çoğumuzun net olarak bilmedikleri meseleler. Bu sebeple bu kitabın herkes tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum. Davası, derdi kısacası kendiyle kavgası olan her sanatçı ve aydın okurken bugün artık hem insanları ile hem coğrafyası ve iklimi ile elimizden kayıp giden Gazze özlemi ile yanıp tutuşacağını düşünüyorum. Şiirin, müziğin, sinemanın, romanın ve günlüklerin bir çoğunda ve tarih sayfalarında Gazze’nin hiç unutulmayacağına eminim ama Gazze o güzel insanların yaşadığı coğrafyadan çok dünyanın gözü önünde an be an yok edildiği ve parçalandığı için artık bir hüzün coğrafyası olarak hatıralarımızda hep yer edecek. Zira insanlık en önemli kalbini ve hafızasını da kaybetti Gazze ile birlikte.

İSRAİL’İN ŞİFA HASTANESİ YALANINI ORTAYA ÇIKARAN HEKİM DE KİTAPTA

Prof. Dr. Alimoğlu’nun kitabında cerrahi müdahale gören her Gazzeli bütün yoksunluk ve göreceli olarak karanlık geleceğe rağmen dünyadaki en müreffeh ülkelerdeki insanlardan daha umutlu ve diri. Öldükçe, yaralandıkça dirilen ve güzellikle büyüyen bir ağaç gibi arayış içerisinde olan insana söyleyecek çok sözü var Gazze’nin ve Gazzelilerin. Orhan Hoca kitapta kendisi gibi aktivist bir hekim olan Norveçli Dr. Mads Gilbert’ın da bu fedakar doktorlar ile birlikte çalıştığını aktarıyor. Marksist olan Gilbert’a gıpta ettiğini, onun gibi insanlar çoğalmasını dilediğini, onun için dua ettiğini aktarıyor. Kitaptaki bu bölüm beni başka bir anlamda duygulandırdı.

1kapak-003.jpg

Marksist olan Dr. Gilbert 20 yıldır gecesini gündüzünü Gazze’ye adamış ve İsrail’in her saldırısında bölgeye gidip insani yardım için öncülük etmiş bir doktor. 7 Ekim’den sonraki süreçte de orada hastanelerde kalarak ciddi katkı sağlayan Gilbert, Gazze’den çıktıktan sonra da her platformda İsrail’in katliamlarını gündeme taşıyarak, hastanelerin, aş evlerinin, camilerin ve okulların vurulmasının yapılan soykırımın göstergesi olduğunu dünyaya duyurdu. İsrail, binlerce yaralı ve sivilin bulunduğu Gazze’deki Şifa Hastanesi’ni altında ‘Hamas’ın komuta merkezi olduğu’ yalanı ile vurduğunda gerçekleri ise Dr. Gilbert’ın şu açıklamasından öğrendik: “16 yıldır Şifa Hastanesi’nde çalışıyorum. Eğer bir komuta merkezi varsa gösterin. Elinizde Gazze’nin her yerinden fotoğraflar ve X-ray görüntüleri var.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN