Asmayalım da besleyelim mi?

Fatih Altaylı’nın klişe köşesi ‘Ne zaman adam oluruz’a nazire bir giriş yapmak istiyorum bu gün.

Türkiye’de ne zaman insanlarımız karşılaştıkları zorluk derecesi yüksek, çetrefilli, çarpıcı ve rahatsız edici olaylara sadece duyguları ile tepki vermeyi bırakıp akıl ve mantık süzgecinden geçirerek, doğru kıyaslar yaparak ilkesel tepkiler vermeyi öğrenir işte o vakit adam oluruz.

Çevremizde hemen her gün toplumun bam tellerine dokunan olaylar oluyor ve bizler de çoğu kez toplu hezeyan krizlerine giriyoruz.

Hoş normal durumlar bile bizde hezeyan sebebi olabiliyor.

***

Suriyeli bir sığınmacı suç işler, toptan Arap düşmanlığımız hortlar. Halbuki, benzer suçları zaten bizim insanımız fazlası ile işliyor.

Bazı suçları etnisite-mezhep-particilik üzerinden değerlendirip, suçu kınamak için kim, kime karşı, neden yapmış diye bakmak gibi de çirkin bir mizacımız var. Ve maalesef Müslüman coğrafyasının her köşesine bu hastalık bir şekilde sirayet etmiş durumda.

Filistinli çocuklara gözyaşı dökerken Yemen’de ölen Husi çocuklar nedense hiç umursanmaz.

Öldüren Sünni, ölen Şii olduğu için mi?

Hoş, Uygurların Türk-Müslüman-Sünni olması da bir sebeple yeterli gel(e)meyebilir!..

Kilise baskını oldu, çoğunluk sus pus.

Aslında kimsenin konuşmasına gerek yok ama kanaat önderlerinin mesajları çok önemli. Onların da alttakilerden çok bir farkı olmadığı için insanlık adına mesaj verme konusunda fazlası ile zayıfız.

***

Bir de tepkinin boyutunu ve yönünü doğru ayarlayamadığımız olaylar var.

Türkiye’yi sarsan bazı adi cinayetler ve cinsel suçlar yaşandığında “idam isterük”çü bir kitle anında tüm kamuoyunu arkasına alıyor ve çok ilginçtir bazı siyasilerde bunların arkasından gidiyor. Sanki bu durumda hiç bir dahilleri yokmuş gibi!..

Son olayı hemen herkes biliyor sanırım.

19 yaşında bir gencin bir taksiciyi büyük bir soğukkanlılıkla katletmesi üzerine tüm Türkiye Evren’ci kesilip bir anda “Asmayalım da besleyelim mi?” moduna girdi.

***

Şimdi sizden birkaç dakikalığına olayı unutup, yazacaklarım üzerinden düşünmenizi istiyorum.

Önümüzde 19 yaşında bir genç var ve bu genç daha önce birkaç kez intihar girişiminde bulunmuş, ailesi tarafından 9-10 kez emniyete kayıp ihbarı yapılmış, uyuşturucu madde müptelası ve çok sayıda da sabıka kaydı var.

Mantıken, böyle bir CV’si olan bir genç sokakta mı yoksa ıslah evi ya da rehabilitasyon merkezinde mi olmalıydı?

Ama bizde bu tür binlerce potansiyel suç adayı sokaklarda pimi çekilmiş el bombası gibi dolaşıyor.

***

Daha ileri gideyim; böyle bir cinayet, o beğenmediğimiz insanlık düşmanı Amerika’da yaşansa neler olurdu?

Alacağı idam cezasını bir kenara bırakalım. Benim sorum, başka neler olurdu?

Bir kere bu genci bu hali ile sokağa bırakan ve takibini yapmayan tüm kurum ve kuruluşlar hakkında görevi ihmalden ceza ve tazminat davaları açılır ve bu kararların altında imzası bulunanların da kariyerleri ya bitirilir ya da ağır bir darbe alırdı.

***

Bizde ne oluyor peki? Hep birlikte adam asalımcılık oynuyor ama asıl sorumlulara karşı sus pusuz.

Bu suçluların keyiflerince suç işlemelerini kolaylaştıranlara karşı tek bir sözümüz yok!

Dahası bu ülkeye idamı sıkı şartlara bağlamadan getirmeye kalktığımızda neler olabileceği ile ilgili de en ufak bir fikrimiz yok!..

İdam cezaları ABD’deki gibi tecavüzcüler, katiller, uyuşturucu tacirleri vb. için uygulanacaksa geri getirelim.

Sakın Türk tipi başkanlık sistemine geçeceğiz derken içine düştüğümüz duruma benzer bir duruma düşmeyelim. Baksanıza hevesle getirenler bile bin pişman…

Sınırları genişletilebilir bir metnin başımıza neler getirebileceğini bilmek için sanırım müneccim olmaya gerek yok!

***

Resmi açıklamalara göre 30 Eylül 2021 tarihi itibarıyla 88.767 hükümlü koronavirüs iznine gönderilmiş ve bunların hala çok büyük bir kısmı dışarıda. Bir kısmının da cezaları yatmadan bitmiş… Bazı yayınlarda hapishaneden çıkanların %40’nın geri döndüğü %30’nun da aynı suçu işlediği belirtiliyor. Yani ortada bir ıslah olamama problemi var!

Rahşan Affını diline dolayıp, duyar kasanlar, nedense bu infaz kanunu ile kimlerin içeride tutulup, kimlerin salındığını görmezden geliyor.

Daha birkaç gün önce “kasten adam yaralama”dan tutuklu bir vatandaş cezaevinden izinli çıkar çıkmaz ilk işi eski eşini öldürmek oldu.

Tecavüzcüsü, hırsızı, gaspçısı, darpçısı, katili hepsi dışarıda izinli.

Peki, içerde kim kaldı?

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum